İnsan anne karnından dünyaya gelip ölümüne kadar olan evrelerde hayatta var olan birer bireyleri oluşturmaktadır. İnsanoğlu varoluş sebebiyetiyle birbiriyle etkileşimde, iletişimde bulunan birer canlılardır. Bu etkileşim ve iletişim birbirleriyle anlaşan insanların birlikte yaşama, hayatı birlikte paylaşma, birlikteyken mutlu olma yoluna gitmelerine itmiştir. Burada demek istediğimiz şey aslında bireylerin biraraya gelerek aileyi oluşturacak olmasıdır. Ailelerin aynı coğrafi koşul, yerleşke ve ortamda bir arada etkileşim ve iletişim halinde bulunarak hayatlarına devam etmeleri ise aynı coğrafi bölgede ailelerin tümünü kapsayacak bir toplumsal yapının oluşması anlamına gelmektedir.
Toplumsal yapıların aynı coğrafi alanda birlik, beraberlik içerisinde yaşamasıyla da ülke dediğimiz yapının oluşmasını sağlamaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine baktığımızda genel olarak ülkenin ekonomik yapısı, sosyoekonomik düzeyi ve sosyokültürel gelişmişliğine bağlı olduğu düşünülse bile burada asıl faktör hepimizin var olmasında en büyük rolü-görevi olan annelerimizin -anne, çocuk sağlığı- toplumsal anlamda sağlıklı olmaları ve toplumda eşitlik ilkesi bağlamında erkekle denk statülerde işinin olması gelmektedir.
Kadın, toplumumuzda sağlık alanında daha çok doğurganlığı özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Doğurganlıkla ilgili toplumumuzda yanlış yerleşmiş bir algı da bulunmakta bunu söyleyecek olursak gebelik bir hastalık değildir. Gebelik kadın vücudunda gerçekleşen fizyolojik bir olaydır. Sadece, gebeliğin oluşu, anneye ek bir yük getirdiği için annenin bu süreçte daha dikkatli olmasını gerektirmektedir. Bu ek yük getirisinden dolayı belli başlı bazı risk faktörleri oluşmaktadır. Bu rsik faktörlerinin olması gebeliğin bir hastalık olduğunu ifade etmez.
Ülke gelişmişliğine dönecek olursak, Ülke gelişmişliğinde en etken rolü anne çocuk sağlığı oluşturmaktadır. Ülkelerin gelişmiş bir ülke olabilmesi için anne ölüm hızlarının düşük olması gerekmektedir. Bunun yanında anne olma yaşının normal olmayan çok küçük yaşlarda da olmaması gerekmektedir. Anne yaşının sağlık açısından beklenilen düzeyde (20-35 yaş) olmaması anne ölüm hızlarının artışına sebep olmaktadır. Bunun yanında kadının toplumdaki rolü,görevi, işi de anne ölüm hızının etkisi kadar etkimektedir.
Kadın, toplumda erkekle eşit düzeyde sosyal bir yaşantıda yaşıyor olması, eğitiminin yükseltilmiş olması yani kısaca kadının ülkede etkin rol alıyo olmasını gerektirmektedir. Örnek verecek olursak ülke yönetiminde veya mühendislik alanında erkekle eşit imkanlarda aynı mesleği paylaşabiliyo olmaları, aynı işi yapabiliyo olmaları kadının sosyokültürel anlamda etkin bir yer edindiğini gösterir.
Kadın sağlının ülke gelişmişliğindeki rolünü özetle söyleyecek olursak, anne ailenin kilit yapıtaşıdır. Sağlıklı anne-baba demek sağlıklı bebek bireylerin oluşması demektir. Sağlıklı bebeklerin olması demek sağlıklı bireylerin oluşması demektir. Sağlıklı bireyler de sağlıklı bir toplumsal yapının oluşması anlamına geliyor. Ne kadar sağlıklı nesiller yetişirse de toplum bazında ülkenin gelişmişliğiyle doğru orantı göstermektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki gelişmişlikle zenginlik aynı değildir. Bir ülke ekonomik yönden çok zengin olabilir fakat o ülkenin ekonomik zenginliğinin olması gelişmiş bir ülke olduğunu göstermez.
Kadının değer görmediği, küçümsendiği, duygularına düşüncelerine önem verilip toplumsal statü kazanmasına izin verilmediği toplumlar her ne kadar ekonomik anlamda zengin olurlarsa olsunlar gelişmiş değillerdir. Bu yüzden gelişmiş bir ülke isteniyorsa kadının toplumdaki rolü artırılmalı, sosyokültürel anlamda da kadının toplumda daha çok statü sahibi olmasına önem verilmelidir.
Metin Yüksel ATAR