Alkol, estareron ve kokain gibi maddelere bağımlılık günümüzde bir çok ülkede varolan en önemli sorunlardan birisidir. Madde kullanımı suça yönelme, aile parçalanması, özkıyım, trafik kazaları, iş yaşamının bozulması ve ekonomik sorunlar gibi birçok boyutu olan önemli bir sağlık sorunudur.
Madde kullanım yaygınlığı ülkeler arası farklılık göstermekle birlikte, madde kullanımı başlangıç yaşı giderek azalmaktadır. Madde bağımlısı bireyin, bağımlılık sorununun yanı sıra biyopsikososyal olarak çok yönlü değerlendirmesinin yapılması önemlidir. Alkol kullanan bireylerde gastrit, ülser, pankreatit, karaciğerde yağlanma, siroz, miyopati, periferal nörit, kalp yetmezliği, malnutrisyon, anemi ve pellegra gibi fiziksel sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Psikoaktif madde kullananlarda ise; ağrı yakınmaları, enfeksiyonlar, hepatit, AİDS, deri lezyonları, lenfadenopati, kilo kaybı, solunum güçlüğü ortaya çıkmaktadır. Alkol ya da madde kullanan annelerin bebek-lerinde ise fetal ve neonatal komplikasyonlar sıklıkla görülmektedir.
Alkol ve bağımlılık yapan madde kullanan kişilerde sıklıkla başka psikiyatrik bozukluklar da görülür. Hasta varolan duygusal sıkıntılarını azaltmak, anksiyetesini gidermek amacıyla madde yada alkolü kullanabilir, ancak madde yada alkol kullanımına bağlı olarak ek bir ruhsal bozukluk da gelişebilir. Depresyon ve özkıyım girişimi, anksiyete ve kişilik bozuklukları, psikotik bozukluklar ve deliryum tremens madde kullanımına bağlı gelişebilen ek tanılar arasında yer almaktadır.
Madde bağımlılığı: Madde kullanımına bağlı problemler ortaya çıkmasına karşın kişinin madde kullanmaya devam ettiği fizyolojik, bilişsel, davranışsal belirtilerle kendini gösteren, bir tablo olarak tanımlanabilir. Bağımlılığın gelişimi maddenin cinsine göre değişmektedir. Bağımlı birey, madde kullanımını kendisinin kontrol edebileceğine inanarak madde kullanmaya başlar, ancak sonuçta bağımlı hale gelir.
Aşağıdaki üç veya daha fazla belirleyici özelliğin varlığı madde bağımlılığını tanımlamaktadır:
1. Tolerans gelişmesi: Arzulanan etkiye ulaşmak için daha fazla miktarda maddeye ihtiyaç duymayada uzun süre aynı miktarda maddenin alınması ile etkinin azalmasıdır.
2. Yoksunluk/çekilme belirtilerinin olması: Yoğun ve uzun süreli madde kullanımı sonrasında maddenin bırakılması ile kandaki seviyesi düşer, fizyolojik, bilişsel ve davranışsal belirtiler ortaya çıkar.
3. Madde alma isteğini gösteren davranışların olması: Kişi tasarlandığından daha uzun süre yada ihtiyacından fazla miktarlarda maddeyi kullanır. Kişi madde kullanımını azaltmak yada kesmek ister, bırakmak için çaba gösterir ama başaramaz. Maddeyi elde etmek, kullanmak ve iyileşmek için çok fazla zaman harcar. Madde kullanımı önceki aktivitelerinin yerini alır. (Eğlence, iş, aile/arkadas). Fiziksel (siroz, ülser vb), yasal (hapis yatma) ve sosyal/iş problemlerine (ayrılık, iş kaybı) rağmen madde kullanımı devam eder.
Madde Kötüye Kullanımı: Madde kötüye kullanımı, en az 12 aylık süre boyunca, aşağıda verilen durumlardan en az bir yada daha fazlasının ortaya çıkmasıyla sonuçlanan, devamlı ya da tekrarlayan şekildeki madde kullanımı olarak tanımlanmaktadır. Bunlar; Evde, iş hayatında ya da okuldaki sorumluluklarını yerine getirmeyi ihmal etmek.
Tehlikelere rağmen madde kullanımının devam etmesi (intoksikasyon durumunda araç kullanmak).
- Madde alımı sonucu yasal problemler oluşması
- Kişilerarası ilişkilerde tekrarlayan, sosyal problemlerin (arkadaşlarının kendisiyle görüşmekten kaçınması vb.) olmasıdır.
Madde İntoksikasyonu : Madde intoksikasyonu, maddenin yüksek dozda alımı ile ortaya çıkan, geçici zehirlenme durumudur. Maddenin santral sinir sistemi üzerine olan etkileri sonucu duygu-durum değişiklikleri (labilite, öfori, depresyon), bilişsel bozukluklar (iç görü, karar verme, mantık ile ilgili) ve davranış değişiklikleri (şiddet gösterme, kavgacılık ya da boyun eğme) ortaya çıkar.
KÖTÜYE KULLANILAN MADDELER:
Alkol
Alkol vücudun tüm sistemlerini etkileyen ağızdan alınan santral sinir sistem depresanıdır. Alkolizm kronik bir hastalıktır ve madde kötüye kullanım problemleri içinde ön sıralarda yer alır. Patolojik alkol kullanımının 3 temel örüntüsü; Günlük olarak büyük miktarlarda alkol alımına ihtiyaç duyulması ve kullanılması, hafta sonlarında düzenli ve çok miktarda içilmesi, haftalar veya aylar boyunca süren, aralıklı ağır içki içme ile ayık olarak geçen uzun dönemlerin olması, şeklinde tanımlanır.
Araştırmalar, alkolik ailenin üyesi olan bireylerin, doğuştan daha yüksek oranda alkol toleransına sahip olduklarını vurgulamaktadır. Alkolün kullanımı/ kötüye kullanımı, sıklıkla psikoaktif maddelerin (nikotin, kokain, eroin, amfetamin, esrar, sedatifler, hipnotikler ve anksiyolitikler vb.) kullaniml/kötüye kullanmi ile birliktedir (çoklu madde kullanımı). Hastaların çoğu uzun süre alkol bağımlısı oldukları halde, hastalığı ve tedaviyi reddettikleri için alkolün bırakılması zordur.
Deliryum tremens, kronik alkolizmde alkolü bırakmaya bağlı olarak (bırakma deliryumu) gelişen en ağır tablodur, alkol yoksunluğunun genellikle 2-7.ci günlerinde ortaya çıkar ve bir haftadan kısa sürer. Bu süre sekiz haftayı geçerse alkolizm ve tiyamin eksikliğine bağlı Wernicke-Korsakov sendromundan söz edilir. Hastada bunaltı, öfkelilik, ajitasyon, epilepsiye yatkınlık, taşikardi, kan basıncında artma, titremeler ve terleme vardır. Bilinç bulanıktır gün içinde açılıp kapanmalar görülür, yönelim bozulmuş, dikkat dağınıktır, yanılsama ve varsanılar vardır, bellek ve yargılama bozulmuş, düşünce süreci ve içeriği dağılmıştır.
Deliryum tremens, günümüzde bile ölüm riski taşıyan acil bir durumdur. Hastanın sedasyonunun sağlanması, tiyamin ve sıvı kaybının karşılanması, epilepsi ve hipogliseminin değerlendirilmesi ve potasyum kaybını karşılanması önemlidir.
Amfetaminler
Amfetaminler özellikle ağızdan veya buruna çekilerek alınan, bazen de enjeksiyon şeklinde kullanılabilen santral sinir sistemi uyarıcılarıdır. Çoğunlukla ilacın iştah baskılayıcı etkisi için yada ilacın oluşturduğu öfori hissinden dolayı kullanımına başlanır. Paranoya, seksüel işlev bozukluğu, bellek ve dikkat bozuklukları sık görülen yan etkileridir. Amfetamine karşı tolerans çok hızlı gelişir. Kafein Birçok insan güne bir veya daha fazla fincan kahve/çay içerek başlar ve gün içinde devam eder. Kafein içeren diğer ürünler arasında çikolata, kakao, grip ilaçları, uyarıcılar, analjezikler ve kilo verdirici ilaç tedavileri bulunmaktadır.
İntoksikasyon belirtileri; huzursuzluk, yorgunluk, anksiyete, uykusuzluk, psikomotor heyecanlılık, düşünce ve konuşmaların hızlanması, bağırsak ve safra faaliyetlerinin artması, taşikardi veya kardiyak ritm bozukluğu, kas seğirmeleri ve yüz kızarmalarıdır.
Esrar
Bu grup içinde yer alan maddeler marihuana, haşiş ve genelde sigara şeklinde içilen ya da ağızdan alınabilen bir madde olan saf THC (tetrahidrokannobinol)’dir.
Esrara karşı bağımlılık, sinsi bir şekilde ve yavaşça gelişir. Ancak, uzun süre marihuana kullanımı sonucunda; kişinin performans gerektiren görevlere katılmasında isteksizlik, anksiyete, kronik solunum yolu hastalıkları, immün yanıt bozukluğu ve hormonal işlev bozuklukları gibi fiziksel belirtiler gelişir.
Kokain
Kokain, ileri derecede öfori oluşturan ve ilk kullanımdan sonra bile psikolojik bağımlılık geliştirebilen bir maddedir. Kokain solunabilir, enjekte edilebilir, sigara şeklinde içilebilir (crack veya freebase) ve koka yaprakları olarak çiğnenebilir. Kokainin klinik etkileri amfetaminlerin oluşturduğu etkilere benzer ve öforiye ek olarak, birey zihinsel ve fiziksel olarak iş performansında ve özgüveninde artma gösterebilir. Intoksikasyon çok hızlı gelişir. Kokain yoksunluğunda disfori, yorgunluk, irritabilite, anksiyete, depresyon ve özkıyım düşüncesi gelişebilir.
Uzun süre kokain kullanımında; inhalasyonla alındığında havasız ve akıntılı burun, ülsere veya perfore septum, sigara olarak içildiğinde akciğerde enfeksiyona yatkınlık, enjeksiyon olarak alındığında HIV (human immunodeficiency virüs) ya da diğer enfeksiyonlar, emboli gelişir.
Hallüsinojenler
Doğal olarak oluşan halusinojenler (psychedelics) bazı mantar türlerinde (psilocybin), kaktüslerde (peyote) ve sentetik formunda (LSD-liserjik asit dietil amid) bulunur. Günümüzde gençler arasında MDMA (ekstazi) yaygın olarak kullanılmaktadır.
Halusinojenler ağızdan alınır ve terleme, bulanık görme, taşikardi, kalp çarpıntısı, titreme gibi fiziksel belirtiler oluşturur. Psikolojik belirtiler arasında, öfori veya disfori yer alır, kişi kendisini değişmiş (depersonalizasyon) ya da cinsel olarak uyarılmış hissedebilir. Renkler daha parlak; sesler, kokular ve tatlar daha yoğun algılanır ve sinestezi (sesleri görme, görüntüleri duyma) oluşur.
Diğer belirtiler; korkutucu, panik nöbetine benzeyen “bad trip-kötü gezi”, delirme korkusu, duygusal labilite, bir başka kişiye fazla bağlanma ya da diğerlerinden uzaklaşmadır. Psikoaktif maddeler gizli kalmış psikotik bozuklukları tetikleyebilir.
İnhalanlar
Inhalanlar; hidrokarbonlar, esterler, ketonlar ve glikoller gibi uçucu maddelerdir. Ağız yolu ile ya da inhalasyon yoluyla alınırlar. Inhalanlar sinir sistemine etki ederek saldırganlığa ve tepkiselliğe yol açabilir, baş dönmesi, ataksi, heyecan ve öfori oluşturur. Böbrek, karaciğer ve beyinde kalıcı hasara ya da solunum merkezinin baskılanmasına bağlı olarak ölüme neden olabilir.
Nikotin
Nikotin sıklıkla sigara ile birlikte alınır, ancak pipo, nargile, tütün çiğneme ve enfiye solunması ile de alınabilir. Yoksunluk belirtileri arasında anksiyete, irritabilite, nikotin açlığı, yorgunluk, iştahta artma ve buna bağlı kilo alma yer alır. İçicilerin sayısı genel toplumda azalsa da, kadınlar ve adölesanlar gibi gruplar arasında artmaktadır.
Opiyatlar
Opiyatlar kuvvetli ağrı kesicilerdir. Opium bu grubun temel maddesidir. Doğal olarak haşhaş bitkisinden elde edilir. Kodein, eroin ve morfin gibi çeşitli psikoaktif maddeler opiumdan elde edilir. Propoksilen (Darvon), meperdin (Demerol) ve metadon gibi sentetik Opiyatlar ABD’de kullanılmaktadır.
Opiyatlar, sindirim yolu ile, dumanın solunması ve nasal inhalasyon yolu ile alınabilir. Klinik etkileri arasında uykusuzluk, analjezi, bilinçte değişiklikler, duygu-durum değişiklikleri, öfori ve mutluluk verici etkisi yer alır. Opiyatlar solunum depresanıdır ve ölüme neden olur. En çok kötüye kullanılan Opiyat eroindir. Eroine bağlı ölümler tehlikeli oranlarda artmaktadır. Opiyat bağımlılığı bir kez geliştiğinde, bireyin tüm hayatını etkiler ve bırakılması çok zordur.
FenSiklidin Fensiklidin (PCP) ve benzer etkili ketamin veya arilsikloheksilamin ağızdan, intravenöz inhalasyon yolu ile alınabilir. PCP ve ketamin orijinal şekilleri genel anestezide kullanılır. PCP kullanıcılarının bir çoğu kullanıma bağlı öfori, sıcaklık, uçma hissi, halüsina depersonalizasyon, kayıtsızlık yaşayabilirler. Psikoz oluşabilir ve kullanıcılar PC konvülsiyonlara, komaya ve ölüme neden olabilir.
Fensiklidin
Fensiklidin (PCP) ve benzer etkili ketamin veya arilsikloheksilamin ağızdan, intravenöz, sigara ve inhalasyon yolu ile alınabilir. PCP ve ketamin orijinal şekilleri genel anestezide kullanılır.
PCP kullanıcılarının bir çoğu kullanıma bağlı öfori, sıcaklık, uçma hissi, halüsinasyon, depersonalizasyon, kayitsizlik yasayabilirler. Psikoz oluşabilir ve kulanicilar PCP intoksikasyonu konvülsiyonlara, komaya ve ölüme neden olabilir.
Sedatifler, Hipnotikler ve Anksiyolitikler
Bu ilaçlar merkezi sinir sistemi üzerinde depresan etki yapar. Benzodiazepinler, Birleşik Devletler’de bu tür ilaçların arasında en sık reçete edilen ve kötüye kullanılan yasal ilaçtır. Yüksek dozlarda kullanıldığında tolerans oluşturabilir ve bu durum, bu kategoride yer alan diğer maddeler içinde geçerlidir. Tüm sedatifler, hipnotikler ve anksiyolitikler bırakıldığında sıkıntı, gerginlik, titreme, uyku bozukluğu, bulantı, kusma ve algı bozukluğu olur. Bu ilaçlar fiziksel ve psikolojik bağımlılık oluşturabilirler. Bağımlı kişilerde bu maddelerin yoksunluğu ölüme neden olabilir.