Kronik hastalık; pek çok farklı etkene bağlı olarak belirli bir süre boyunca belirti ve bulgularını göstermesiyle ortaya çıkan, bireyin yaşamı boyu devam eden, yaşam kalitesinde azalma ve bireyin beden imajında bozulmaya sebep olabilen bir hastalık türüdür.
Kronik hastalıkların uzun sürmesi hastalarda güçlerinin ve sabırlarının tükenmesi, yaşam tarzlarının değişmesi sebebiyle psikososyal tepkiler ortaya çıkarmaktadır.
Kronik hastalık çeşitleri
- Kalp ve damar hastalıkları
- Solunum yolu rahatsızlıkları
- Kas ve iskelet sistemi hastalıkları
- Göz - kulak - cilt hastalıkları
- Bazı kanser türleri
- Nörolojik rahatsızlıklar
- Sindirim ve boşaltım sistemi hastalıkları
- Üreme sistemi rahatsızlıkları vb. birçok sistemimizde yaşanan problem kronik hastalıklara sebep olabilir.
Kronik hastalığı olduğunu öğrenen bireylerin tepkileri nasıldır?
Günlük yaşantının yoğunluğu ve telaşı arasında hayatımızın sonunda ölüm olduğu gerçeğini çoğu zaman unutuyoruz, hastalıkların ciddiyetinin ve bizim de hasta olabileceğimiz gerçeğinin kimi zaman farkına varamıyoruz. Hâlbuki bu yoğun yaşantımız arasında kendi sağlığımız için ayırmadığımız zaman dilimi kronik rahatsızlığı olan bireylerin tedavileri için ayırdığı vaktin yanında çok az kalır. Şu an herhangi bir kronik rahatsızlığımız olduğunu öğrensek ne yaparız?
Kabul etmeyiz tabii, birkaç farklı doktordan da aynı tanıyı almadan ikna olamayız. Böyle bir durumda sağlığımızdan verdiğimiz kayıp sonucundaki acıyla keder yaşarız. Kederi yaşamamız anormal görünmesin, bu tarz haberlerin alınması sonucunda bireylerin ufak bir yas sürecine girmesi oldukça normaldir. Hatta bu kederi yaşamazsak bir uyumsuzluk düşünülür, bu konuda korkularınız olmasın. Kronik hastalığı olduğunu öğrenen bireylerin yaşadığı keder ve yas süresince geçirdiği evrelerde verdiği tepkileri inceleyelim:
Evre 1 - inkâr:
Bireyin hastalığını ilk öğrendiği an başlayan şok ve inkâr evresidir. Kişi hastalığı kabul etmez, hasta olmadığını ve doktorun yanıldığını söyler, kendi kendine doktorun onu hasta sanmasının sebeplerini sıralar ( yüksek çıkan bir değere yönelik dün şunu yemiştim ondan yüksek çıktı vb. ). Farklı hastaneler ve doktorlara gidip hasta olmadığını duymayı amaçlar.
Evre 2 - öfke
Artık inkâr etkinliğini yitirir ve öfke süreci başlar. Birey çevresinde hasta olmayan kişilere karşı kin besler, özellikle sağlığına kendisi kadar dikkat etmemesine rağmen sağlıklı olan bireylere karşı kıskançlık besleyerek kendisi, sevdikleri ve hatta tanrıya bile öfke duyar. ‘ Neden onlar değil de ben hastayım?
Evre 3 pazarlık
Kişi artık hastalığı tersine çevirmek için pazarlık içindedir, genellikle tanrıyla yapılan bu pazarlık dışardan çok belirgin gözlenemez. Hastalar sıklıkla ‘Allah’ım hastalığım geçerse eğer bundan sonra beslenmeme çok dikkat edeceğim.’ , ‘Eğer iyileşirsem hiç sigara içmeyeceğim.’ gibi cümleler kurarak hastalığa sebep olan faktörler üzerine yoğunlaşmışlardır.
Evre 4 - depresyon
Kayıp duygusu çok yoğundur ve çaresizlik öne çıkar. Ne yaparsa yapsın hastalığının geri dönüşü olmayacağını düşünerek ümitsizliğe kapılır. Mutsuzluk, elem, depresyon açıkça ortadadır. Bu evredeki depresyon patolojik değildir yani bu depresyon bizi tükenmeye değil çözülmeye götürür.
Evre 5 - kabul
Artık teslimiyet evresine giren hastada kayba ilişkin rahatlık vardır. Hastalığının hayatında yol açacağı değişiklikler (örneğin; beslenme şekli, aktivite düzeyi, ilaç kullanımı vb.) ön plandadır ve bunları araştırıp, hayatına bunlara göre yön verme düzeyine gelir. Yaşantısının içinde artık hastalığının da yeri vardır ve yaşam standartlarını, planlamalarını buna uygun oluşturur.
Tüm bu evreler sırasıyla yaşanmak zorunda değildir ve her evrenin yaşanması şart değildir. Verilen tepkiler ve davranış özellikleri bireysel özelliklere göre farklılık gösterebilir, evreler birbiriyle beraber veya ayrı ayrı da görülebilir. Sıralama farklı ilerlerse veya eksik bir evre görülürse eğer bir sorun olduğunun düşünülmemesi gerekir.
Kronik hastalıkların psikososyal yönü / Hastaların yaşadığı sorunlar
Günümüz yaşam şartları göz önüne alındığı zaman kronik bir hastalığa sahip olmanın o kadar da zor olmadığını görürüz. Bedensel zorlukların yanı sıra hastalıklar ruhsal rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bu sebeple hasta bireylerin psikososyal alanda destek alması ruh sağlıklarını korumaları adına oldukça önemlidir.
Bireye duygusal veya maddi destek sağlayan ailesi, arkadaşları, akraba ve komşuları, çeşitli kurumlar sosyal destek adı altında toplanır. Sosyal destek bireyin yaşamındaki değişikliklere uyum sağlaması ve stresiyle baş etmesi adına oldukça önemli bir pay sahibidir. Kendisiyle aynı hastalığı paylaşan hastalarla iletişim kurması da yalnızlık hissinin azalmasında etkili olacaktır, aynı sorunu paylaştığı için duygularını daha açık bir şekilde ifade edecektir.
- Hastalar anksiyete (kaygı), depresyon gibi duygusal karmaşalar yaşayabilir. Bu karmaşıklık içinde çevreleriyle uyum yaşamada zorlanabilir ve kendilerini çevrelerinden geri çekerek içe kapanma dönemi yaşayabilirler.
- Yaşamlarından eskisi gibi memnun değillerdir çünkü sağlıklarına dikkat etmeleri gerektiği için önceki beslenme ve aktivite düzeylerinde yeniliğe gitmeleri şarttır.
- Beden imajında bozulma durumu söz konusudur. Beden imajı kişinin kendi bedenini algılama biçimidir ve en ufak bir yaralanma dahil bütün sağlık sorunları bireylerde kendi beden algılarının değişmesine sebep olur. Beden imajının olumsuz etkilenmesi de kişide özgüven kaybına zemin hazırlar.
- Bireyler hastalıklarını gizlemeyi, yakınlarından saklamayı tercih edebilirler. Saklamak yerine paylaşarak destek almaları daha doğru görülmektedir.
- Hastalıkları hakkında konuşmak istemeyebilirler, konusunun açılmasından rahatsız olabilirler. Konuşmak için kendini uygun gördüğü zaman konuşulmalıdır, ısrarcı olunmamalıdır. Kişiye zaman tanınarak, duygularını ifade etmesi için cesaretlendirilmelidir.
- Hastalık öğrenildikten sonra dine aşırı yönelim söz konusu olabilir. Kişi kendi inandığı dinin gereklilikleriyle aşırı alakalı bir hale gelir. Örneğin; 5 vakit namazını kılar, sadaka verir, sürekli dua eder.
- Hastanın yakın çevresi hastalığın ortaya çıkmasıyla hastaya nasıl davranacakları konusundaki kararsızlıkları sonucunda hastayı incitmemek adına kendilerini geri çekmektedirler. Özellikle çevre tarafından gözlenebilen hastalıklarda damgalanma söz konusu olabilir. Bunlar da bireyin sosyal izolasyonuna sebep olmaktadır.
- Hastaların kimi zaman aile içindeki, toplumdaki, iş/okul alanlarındaki rolleri değişime uğrar.
- Eski görev ve sorumluluklarını aynı standartlarda yürütemeyebilir. Bunun sonucunda gelir azalması, okul devamlılığında sorun yaşanması, aile içinde anlaşmazlıklar gibi problemler görülebilir.
- Seksüel durumunda değişim olabilir. Birey hastalığını olumsuz etkileyeceği düşüncesi ile cinsel hayatına ara verebilir. Bu da bireyin partnerine karşı suçluluk duymasıyla sonuçlanır.
- Bu durumda bazı aileler birbirine daha çok kenetlenirken bazı aileler ise birbirlerini anlamadıklarını düşünerek uzaklaşmaktadır.
- Ciddi vakalarda hastalar umutsuzluk, terk edilme, ölüm korkusu gibi daha ciddi duygulara kapılarak yıkıma uğrayabilirler. Hayatlarını planlamada sorun yaşarlar ve uzun vadede yapılan planlar hastalara olumsuz eylemler çağrıştırabilir. Bu tür ciddi hastalıklarda bireyin psikososyal desteğe ihtiyacı vardır ve bunu karşılamak bireyin kendisinin elinde olduğu gibi çevresinin de katkısıyla gerçekleştirilmelidir.
Gözde ÇALGICI
Bu içerik hazırlanırken medicalpark.com.tr ve dergipark.org.tr internet sitelerinden yararlanılmıştır.