Kişiler arası ilişkilerde genel tabir gören bir ifade vardır: ben-lik veya ben-lik değil.’’ şeklinde ifade edilen bir ifade. Bu ifade, söyleniş itibariyle bile bir durum veya kişiye karşı öne sürülebilen kişinin kendisine özgü, kendisine uygun olduğunu belirten bir ifadedir. Bu ifadeden bile anlaşılacağı üzere kişilerin kendilerine özgü olan ve kendilerini diğer insanlardan ayırt etmeye yarayan bir ifadedir benlik. Tabi ki bu ayırt etme her bireyde aynı oranda ve aynı şekilde gerçekleşememektedir.
Bu durumun bilincinde olma durumu bireyler arasındaki farkındalık düzeylerinde farklılıklar oluşmasında etkili bir faktördür. Bunun yanı sıra ise bireylerin kendi benliklerinin doğru bir şekilde farkında olup olmama durumu vardır. Bu durumda ise devreye benlik algısı girmektedir.
Benlik algısı, her bireyin doğumuyla birlikte ve çevresindeki aile ve yakınlarının da etkisiyle küçük yaşlarda başlayan, zamanla aile-çevre etkisiyle olumlu veya olumsuz olarak şekillenebilen, bireylerin kendileriyle ilgili olarak kendilerinde oluşturdukları algılamalarının tümüne diyebiliriz. Olumlu veya olumsuz şekillenme durumu daha çok bireyin çevresini oluşturan başta ebeveynleri olmakla birlikte yakın çevrenin de etkisiyle bireyin gelişim süreçlerini kapsamaktadır. Bu yüzden benlik algısı oluşum süreçlerinde en önemli faktör ailedir.
Bireylerin büyüme ve gelişme süreçlerinde, içerisinde bulundukları aile yapıları şayet fiziksel ve psikolojik şiddet yönelimlerinin sık görüldüğü bir aile yapısında ise bu tarz bir ailede yetişen bireyin kendisiyle ilgili geliştireceği benlik algısının daha çok olumsuzluklar üzerine oluşması durumu daha çok beklenilen bir durumdur.
Bunun aksine aile yapısı içerisinde sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayışın egemen olduğu bir ailede yetişen bireylerde ise birey, kendini daha iyi anlayıp tanıyabilmekte, kendi farkındalığına daha rahat bir şekilde ulaşabilmekte ve bu durum karşısında toplum içerisinde kendi bilincinde olarak daha aktif kendini gerçekleştirebilmektedir.
Bu açıdan bakıldığında da ailenin bireyler üzerinde kişilik oluşumu yanı sıra bireyin benlik algısının oluşmasındaki önemli etkisi kendini göstermektedir. Sosyal yapı dediğimiz, bireylerin veya toplumların birbiriyle iletişim kurduğu, etkileşimler yaşadığı sürekli olarak değişim ve gelişim içerisinde olan bu yapı üzerinde ise bireylerin kendilerinde görmüş veya algılamış oldukları benlik algılarının etkisi de azımsanamayacak kadar etkili olmaktadır.
Bireylerin ortamlar arasında kişisel davranışlarının veya olaylara karşı verilen bireysel farklılık oluşturan tepki mekanizmalarının bireyden bireye farklı olmasında da gelişim süreçleri yanı sıra bireylerin kendilerinde oluşturmuş oldukları benlik algıları etkili olmaktadır. Bu etkiyle birlikte sosyal yaşamı, süreklilik halinde devam eden bir süreç boyu paylaşan bireyler arasında etkileşimler sayesinde belirli bir sosyal yapının oluşagelmesi olağan bir duruma dönüşebilmektedir.
Bu etkiyle birlikte bireylerin belirli zaman süreçleri doğrultusunda beğeni, ilgi, merak duyma algılamalarında bireysel benlik oluşum ve gelişim süreçleri çerçevesinde değişimler yaşanmaktadır. Bu durum toplumun belirli dönem beğeni veya ilgi duyduğu şeylerin belirli bir süreç sonrasında değişim ve farklılaşmaya uğramasında etkili olan faktörlerden bir kısmını oluşturmaktadır.
Bu yönler itibariyle toplumsal yapıda oluşagelmiş kültür yapısında bazen farkına bile varılmadan değişimsel bazı farklılıkların oluşmaya başladığı olmaktadır. Dolayısıyla bütün bu oluşumlar neticesinde bireylerde oluşan benlik algısının toplum yapısının şekillenmesinde ve değişime uğramasında önemli etkileri olduğu dolaylı olarak ise toplumun sosyokültürel yapısının etkilenmesinde de etkin bir rol aldığı ortaya çıkmaktadır.
Bu yüzden sağlıklı ve güvenli bir toplumun kaynağı bireylerin davranışlarından ziyade yetiştirilmiş oldukları aile çevresidir. Bu yönü itibariyle ise toplum içerisinde aile yapılarına özellikle de ebeveynlere bu konuda daha hassas olmaları konusunda önemli sorumluluklar düştüğünü belirtebiliriz.
Metin Yüksel ATAR