Kolera hastalığı Vibrio Cholerae isimli bakterinin sebep olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı olan akut, şiddetli ishal gibi belirtilere sahip ölümcül bir hastalıktır.
Kolera hastalığı ilk defa 1817 yılında Japonya’da görülmüştür. 1831 yılında Berlin, Paris ve Londra’da salgınlar oluşturmuş ve büyük kayıplara neden olmuştur.
Ülkemizde ise en büyük kolera salgını 1912 yılında Balkan savaşları esnasında yaşanmıştır. Büyük kayıplara neden olmuştur.
Kolera hastalığı nasıl yayılır?
Kolera salgın olarak yayılmakta olan bir hastalık türüdür. Kanalizasyon sularının ve hela sızıntılarının içme sularına karışması hastalığın yayılmasında en büyük rolü oynar. Kağıt paralar üzerinde kolera bakterisi 2-3 gün canlı kalabilmektedir. Mikroplu maddelere el ile temas etmek, hastanın kullandığı aynı tabaktan yemek, aynı bardaktan içmek bulaşmaya sebep olur. Hastaların kullandığı çamaşır, havlu hatta kağıt paralar da bulaşmadan sorumludur. Karasinekler de kolerayı yaymada büyük ölçüde yardım ederler.
Kolera hastalığının belirtileri
Bu hastalığın kuluçka süresi sadece 6-48 saat aralığıdır. Bu yüzden belirtilere çok önem verilmelidir.
- En büyük belirtisi ağrısız ishaldir.
- Hasta birkaç saat sonra sıvı kaybından şoka girebilir.
- Kusma ve karın ağrısı başlar.
- Aşırı tuz kaybından dolayı kas krampları görülebilir.
- Hızlı nabız ve aşırı susama kolera hastalığının en büyük belirtisidir.
Koleradan korunma yolları
Kolera hastalığının en büyük bulaşma yolları çevre koşullarıdır. İçme suyu ve kirli sularla yıkanmış besinlerle çok kolay bulaşabilmektedir. Bu yüzden yaşanılan çevrede temizliğe çok dikkat edilmelidir. Salgın olduğu zaman mutlaka kolera aşısı olunmalıdır.
Kolera nasıl tedavi edilir?
Kolera hastalığı ne kadar ölümcül bir hastalık olsa da tedavisi günümüzde çok basittir. Ancak mutlaka hastalık belirtileri görülür görülmez hastaneye gidilmedir. Gecikme olduğunda hastanın hayati tehlikesi olabilmektedir. Tedavisi kaybedilen sıvı ve tuzların yerine konması ve antibiyotik kullanımıyla olmaktadır. Ağır hastalar ancak hastane ortamında damardan verilen sıvılarla tedavi edilebilmektedir.
KAYNAK: Hemsire.Com