Akademik dergilerde makalelelerini yayımlatmak için akademisyenler 6 ila 9 ay arası bir zaman harcıyorlar. Bu süre bazen çok daha uzun olabiliyor. Ve makalelerinin yayına kabul edildiğini belirten emaili aldıklarında büyük bir heyecan ve sevinç yaşıyorlar. 9 aylık emeğin sonucunda yayımlanan makaleyi, yaklaşık 10 kişiden oluşan bir kurul okumuş olacaktır.
Yanlış okumadınız. Geceyi gündüze katarak oluşturulan Akademik makaleyi sadece 10 kişi okuyacaktır. Yapılan araştırmalarda çıkan sonuçlar insanın içini karartıyor. Ne yazık ki akademik dergilerde yayımlanan makalelerin % 80'inden bir kez bile alıntı yapılıp kaynak gösterilmiyor.
Alıntı yapılan makalelerinde sadece % 20'si gerçek manada okunuyor. Buda demek oluyor ki yazılan her 100 akademik makaleden sadece ve sadece 5 tanesi gerçek manada okunuyor.
Yazılan makalelerin yaklaşık yarısı; dergi editörleri, hakem heyetinde yer alan akademisyenler ve yazarlarından başkası okumuyor.
Sizce bu akademik saçmalığın sebebi ne olabilir? Her yıl 2 milyon akademik makaleye maruz kalıyoruz ve ne yazık ki bu akademik makaleler internette çöp yığınlarından başka bir şey olmuyor.
Bu akademik çalışmaların tek bir amaca hizmet ediyor para ve iş güvencesi. Akademisyenler üniversitelerde kadro almak istiyorlar ve kadro almanın tek şartıda hakemli dergilerde akademik çalışmalarının yayınlamlanmış olması. Kaç tane okunmayan akamedemik makaleniz varsa kadro alma şansınız o kadar artıyor. Üniversitelerin kadro komisyonları bir akademisyenin yeterli düzeyde araştırma yapıp yapamayacağının kararını referans sayısının çokluğuyla veriyor.
Malesef yeni yayımlanan akademik makalelerin çoğunluğu önceden yapılmış araştırmaların yeniden düzenlenip üzerine yeni bir tez iliştirilmesinden öteye gitmemektedir.
Bunun başka bir sebebi ise, modern ve gelişmekte olan dünyada, alanda uzmanlaşmanın üst seviyede olması. Buda üniveristelerin her bir bölümündeki derslerin ayrı ayrı alanında uzmanlık gerektiriyor olmasından kaynaklanıyor.
Bir alanda uzmanlaşmanın en talihsiz etkilerinden biride, çoğu akademik makaleyi halk tarafından erişilmez kılması. Hatta profesörlerin bile büyük bir kısmı meslektaşlarının yazmış olduğu makaleleri okumak istemiyor.
Google Akademik'te yer alan milyonlarca akademik makaleden kaçı sizin ilginizi çekebilir? Bir Profesörün bile maalesef ilgisini çekmiyor.
Artarak devam eden uzmanlaşma çabası akademisyenlerle halk arasında yabancılaşmayı ve uzaklaşmayı beraberinde getiriyor. Hatta profesörler ile profesörler arasındaki yabancılaşma bile aratarak devam ediyor. Birbirlerinin çalışmaları ilgilerini çekmiyor.
Aslında bu sorunun çözümü çok basit. Akademisyenler içinde bulunduğu toplumun sorunlarını ele alıp çözüm yolu bulmaya çalışmalıdırlar. Akademisyenler ve toplum arasındaki bağ böylelikle kolaylaşacaktır. Ne yazık ki çoğu akademisyen kimsenin aklına gelmeyecek soruları cevaplamakla vakit kaybetmektedir.
Bu yazı Daniel Lattier'in kaleme aldığı makalenin Hemsire.Com ailesi tarafından özgünleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Makalenin orjinaline http://bit.ly/2f25Non adresinden ulaşabilirsiniz.