HemsireSite'ye verdiğim röportajın 120bin kişi tarafından okunduğunu görmek ve tarafıma iletilen yüzlerce olumlu bildirim beni çok mutlu etti. Bu durum beni tecrübe ve deneyimlerimi& daha çok kişiyle paylaşmam gerektiği fikrini oluşturdu. Gezdiğim yerleri ve deneyimlerimi artık HemsireSite'nin güzide okuyucularıyla paylaşacağım. :)
Gezdiğim son ülke olan Ukrayna'daki maceralarımla sizleri başbaşa bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz ve sizlerede bir ilham kaynağı olur :)
Katedraller Şehri KİEV
Ukraynada görmek istediğim Kiev ve Lviv şehirleri vardı. Bileti gidiş dönüş Kiev olarak aldım ama iki şehri de görmeliyim diyenler gidiş Kiev dönüş Lviv de alabilirler. Bu iki şehir arasında ulaşım oldukça kolay ve oldukça eğlenceli. Yataklı tren ya da hızlı tren imkanı var. Hızlı tren 5 saat, yataklı trenle ise 7 saat sürüyor, ben hem dinlenme hemde ekonomik olması açısından yataklı treni tercih ettim.
Öncelikle Kiev'den başlamalıyım macerama
Gece 2 gibi Zhuliany Havaalanına indik. Taksiyle vakit kaybetmeden kalacağımız hotele geçtik, dinlenmek önemli :) Çünkü yarına bizi Kiev'in muhteşem sokakları beklemekteydi. İlk günümüzü Lavra bölgesinde geçirdik, Lavra'yı bizim İstanbul'un tarihi yarımadasına benzetebiliriz. Lavra tarihi turistik yapı ve müzeleri barındıran muhteşem bir bölge. Lavrada 2. Dünya Savaşı Müzesini mutlaka görmeniz gerekiyor.Ukrayna için 2. Dünya savaşının önemi oldukça büyük. 2. Dünya savaşını tüm müzelerde, kafelerde, restoranlarda bile vurgulayan bir ülke. 2. dünya savaşı müzesinde o dönem halka yapılan işkence aletlerinin ve savaş kalıntılarının gerçeğini ve maketini görebilirsiniz. Tarihlerini asla unutmuyorlar ve unutturmuyorlar heran sizin yüreklerinize mıh gibi işliyorlar.
300 binden fazla örneğin sergilendiği müzenin önünde 102 metre yüksekliğindeki dev ''Vatan Ana (Rodina Mat)'' heykeli yükseliyor. Şehrin en güzel manzarasına yerleştirilen bu devasa heykel gerçekten çok büyüleyici. Aynı zamanda müzenin birçok yerinden boğaz manzarasına benzeyen dnipro nehrinin üzerine kurulmuş köprü mazarasıyLa karşı karşıyasınız.
Ortodoks Hristiyanlar için bir hac mekanı haline gelen, içinde kiliseler ve ibadethaneye dönüşmüş mağaraların bulunduğu Pecherska Lavra manastırını da ziyaret ettik elbette. Bu kiliseye yerin altındaki mağaradan tünellerden geçerek gidiyorsunuz ve kilisenin içinde eski dönemlerde rahip olan din adamlarının mumyaları sağlı sollu yer almaktadır.
Zaman içinde büyüyerek 28 hektarlık bir alana yayılan manastırda kiliseler, kuleler, mağaralar ve müzeler yer alıyor. Tam tamına bir gün ayırarak bu bölgeyi gezmek yeterli olacaktır.
Kievdeki ikinci gününüzü opera binası, altın kapı, aziz sofya katedrali, St. Michael’s katedralini görerek geçirmelisiniz. Bu yapılar şehirdeki gezi haritalarındaki yol tariflerine göre çok kolay gezilebilir. Hatta biz sokaktaki Şehir haritasını incelerken kendiliğnden gelip yardımcı olmak isteyen yerli halk da oldu. Kievdeki katedraller altın kubbeli, dışı kadar içi de ihtişamlı ve hala ibadethane olarak da kullanılan çok güzel yapılardı.
Kievin merkezinde Khreshchatyk Caddesi haftasonları trafiğe kapatılıyor ve cadde boyunca gündüz ve gece müzik yapan sokak müzisyenleri gezinize eğlence katıyor. Ayrıca cadde üzerinde 3 tane Türk restoranı var hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Restaurant işletmecileri oldukça da yardımcı oluyorlar. Biz hergünün sonunda bu caddede vakit geçirdik, isterseniz bir gününüzü bu caddede alışveriş ve eğlenceye ayırabilirsiniz.
Lviv'e trenle sabah 6 gibi varıyorsunuz, gitmeden önce yaptığımız araştırmalar Barchewzki de kahvaltı yapmadan olmaz diyordu, biz de elbette buna uyduk, 6 da henüz açık olmayan restoranın açılmasını beklerken Lviv'in diğer güzel kafelerinden birinde kahvelerimizi içtik. 8 de açılacağını söyledikleri restorana 08:03 te gittiğimizde gördüğümüz kuyruk bizi şaşırttı. Biz de sıramızı bekledik ve sürekli dolup taşan restoranda kahvaltımıza güçte olsa kavuştuk. Üstelik piyona ve kanarya sesleri eşliğinde adeta botanik bir bahçede kahvaltılarımızı aldık. Üstelik bu muhteşem lezzetteki kahvaltıyı 17 Türk lirasına yaptık. Gitmenizi ısrarla tavsiye ediyorum.
Müthiş kahvaltımız ardından tabiki tarihi yapıların hiç bozulmadığı Lviv sokakları bizi bekler tabiki. Şehir merkezinde araç mesafesinde gezilecek yerlere düzenlenen otobüs turları var, ilk durak ünlü yazar düşünürler ve biliminsanlarının mezarının bulunduğu, en az Lviv sokakları kadar heykel bulunduran Lychakiv Mezarlığı. Oradan hoop st. George’s katedrali. Ardından Lvivin tüm şehir manzarasını görebileceğiniz High Castel'a çıkıyorsunuz.
Lviv in tüm sokakları sanki bir Açık hava müzesi, hiçbir mimari eserin yapısı bozulmadan korunmuş. Bu güzel tarihi sokakta gezerken çikolata fabrikasında çikolata tadabilir, kahve fabrikasında dinlenip biraz kahve molası verebilirsiniz ya da vişne likörü meşhurmuş isteyen tadabilir. Ayrıca Borscht çorbası ve Vareniki bizim damak tadımıza uyan yemeklerden biz denedik ve çok sevdik :)
Güzel bir Ukrayna gezisinden sonra akıllarda kalan anılarımız ve fotoğraflarımızla mutlu bir şekilde döndük.
Züleyha ÇİMEN