Hemşirelik mesleği, doğası gereği özveri isteyen bir meslektir. Dolayısıyla hem bedenen hem de sürekli acı ve ızdırabı olan insanlara hizmet verdiği için psikolojik olarak oldukça yıpratıcıdır. Ülkemizde bunlara ilave olarak ve bu ikisinden daha fazla yıpratan bir durum daha var; meslekleşme sürecinde olan hemşireliğin hala net bir görev tanımının olmaması.
2007 de hemşirelik yasası ve 2011 de hemşirelik yönetmeliği ile başlangıç yapılmış olsa da, hala yuvarlak ve genel ifadeler kullanıldığından net bir görev tanımından bahsetmek mümkün değildir. Bu nedenlede ortada kalan tüm işler hemşire üzerine yüklenmekte ve hemşirenin bu benim görevim değil diye istinad alacağı yasal bir zemin tam anlamıyla oluşmamaktadır.
Maalesef sahada bu durum gerek yönetici makamında olan meslektaşlarımız tarafından gerekse diğer üst yönetimler tarafından kolaylıkla manipüle edilebilmektedir.
Peki neden hayati derecede önemli olan bu görev tanımı bir türlü yazılamamaktadır?
Bu tamamen başka bir başlıkta irdelenmesi gereken bir konu. Çoğumuzun malumu olan konular.
- Mesleki bilinç yoksunluğu
- Yetersiz entelektüel birikime sahip üyeler
- Sahaya uzak akademisyenler
- Siyasi sebepler
- Ucuz iş gücü manipülasyonu vs.
Hal böyle olmasına rağmen eskiye nazaran daha şanslı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu yasa ve yönetmeliğin bu hali bile bizi bir çok yasal güvenceye almaktadır. Emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim.
Baz seviyede dahi olsa hukuki bilgi edinmeliyiz. Sahada gözlemlerim çok acı. Tutanak tutmayı bilmeyen, dilekçe yazamayan, yazdığı dilekçedeki ifadelerle kendini yasal olarak suçlu gösteren, sahip olduğu hakları bilmeyen hemşirelerin sayısı içler acısı.
Peki hemşireler mevcut durumda nasıl aksiyon almalıdır?
Hemşirelik meslek bilincimizi oluşturup, onu düzenli olarak besleyerek mesleki ittifakı kurabilmeliyiz. Mesleğimize saygı olarak mutlak surette gelişmeleri birkaç yayından en azından takip etmeliyiz. Ve yönetimini, politikalarını beğenmesek dahi en azından bir mesleki derneğimize üye olmalıyız.
Bağlı bulunduğumuz yasaları bilmeden nasıl yasal zeminde hizmet verebiliriz? Ya da bir görevi reddederken mutlaka bir istinat olması gerekir. Yoksa keyfi olarak yapmamış gibi ya da kurum işleyişini bozmaktan suçlu duruma düşebiliriz. Yasa ve yönetmeliğin mutlak surette bilinmesi ve hizmetin bu çerçevede sunulması gerekir. Ve yaşanan olumsuz durumların mutlak surette kurum politikaları çerçevesinde tutanak ile kayıt altına alınması gerekir.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızdan tanımı dışında bir işi yapılmasını istediklerinde, görevi yapmıyorum deme lüksü ya da hakkı yok. Memur amirin verdiği görevi yapmak zorundadır ibaresi var yasada. Ancak; hemşirelik görev tanımı dışında iş istendiği zaman mutlaka görev yazısı istenmelidir. Bu yazı sizi hukuki olarak koruyacak tek delildir. Aksi takdirde yaşanacak olumsuz bir durumda emin olun kimse görevi ben verdim demeyecektir.
Kurumsal hastaneler bu konuda daha hassas olmalarına rağmen yine de dikkatli olmak gerekir. Kurumsal olmayan işyerlerinde ise görev tanımı dışına asla çıkmayın. Çok zorlarlar ise gerekirse sözleşme feshine gidin. Hiçbir şey özgürlüğünüzden daha değerli değil.
Toparlayacak olursak bazı haklar kolektif çabalarla alınır ve bu zemin henüz hemşirelik için oluşmuş değil. İş bu noktaya gelene kadar mutlaka bireysel olarak tedbirlerimizi almalıyız. Her şeyden önce vatandaşlık görevi gereği haklarımızı bilmeli ve bu bağlamda kimsenin keyfi harekette bulunamayacağını ve herkesin yasalara tabi olduğunu unutmamalıyız.
Eğer yasal zeminde kaldığımızdan eminsek, haklı olduğumuz konularda asla eğilip bükülmemeli ve hukuki mücadeleyi sabırla vermeliyiz. Hiçbir karanlık umutsuzluk ve çaresizlik kadar korkutucu değildir.
UNUTMAYALIM! her şeyin bir bedeli var. Bu meslekte ne kadar hakkını bilen ve kollayan insan olur ve bunun için bedel öderse, o derecede ciddiye alınan bir meslek olacaktır.
Tüm meslektaşlarıma ümitli ve bol güneşli günler diliyorum.
Mehmet SANAT