Ereksiyon problemleri daha genç yaşlardan itibaren erkeklerin en sık karşılaştığı problemler arasındadır.
Ereksiyon problemi erkekler için gerçekten can sıkıcı problemler arasında yerini almaktadır. Yapılan çalışalar sonucunda her 3-4 erkekten bir tanesi ereksiyon problemi yaşamaktadır. Bu rahatsızlık adına tedavilerde en yararlı tedavilerden bir tanesi yeni bir tedavi alternatifi olan şok dalgası tedavisidir.
Tedaviden neden kaçılıyor?
Yapılan çalışmalarda 40-70 yaş arası erkeklerin yüzde 52’si gibi büyük bir bölümünün ereksiyon sorunu yaşandığı görülmektedir. Sık yaşanan bir sağlık problemi olmasına rağmen bu sorunu yaşayanların ancak yüzde 10’luk bir kısmı tedavi olmaya yanaşmaktadır. Tedavinin ilk aşamalarında hastalığın değerlendirilmesi ve risk faktörlerinin ortaya konmasının ardından çevresel faktörler, egzersiz, hareketsiz yaşam sigara ve alkol tüketimi gibi önlenebilen yaşam şartlarının düzeltilmesi yoluna gidilir.
Tedavi kişiye göre değişkenlik gösterir!
Cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde çığır açan, ağızdan alınan ilaçlar, tedavide ilk tavsiye edilen yoldur. Bu ilaçlar doktor kontrolünde son derece güvenli ve etkili sonuçlar çıkabilmektedir. İleri düzeyde kardiyak problemi yaşayan, ilaçları kullanılmasında bir engel bulunan, ilaçlara bağlı ciddi yan etkileri olan hastalarda ya da bu ilaçların fayda etmediği hastalarda iğne ya da vakum yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemlerinin hiçbirinin fayda göstermediği veya kullanılmadığı hastalarda ise ereksiyon sorunu tedavisinde cerrahi yöntemlere başvurulabilmektedir. Cerrahi yöntemle halk arasında mutluluk çubuğu olarak bilinen protezlerin kullanımı, geri dönüşü olmayan bir yöntem olduğundan tedavide hastalar tarafından son tercih olmaktadır.
Sıkılmak ve utanmak tedaviyi kesebiliyor!
Hastalar farklı farklı sebeplerle uygulanan tedaviyi terk etmektedirler. Cerrahi uygulamalar dışındaki farklı tedavi alternatiflerinde en önemli terk nedenlerinden bir tanesi hastaların bu tedavi yönetmelerini devamlı olarak kullanmak zorunda olmasıdır. Bu ilaçlara/yöntemlere bağlı olarak cinsel yaşam sürdürmekten çekinmesi ya da bu durumdan bıkkınlık duyması tedaviyi terk etmede etkin bir rol oynamaktadır. İlaçların ve diğer tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin gözükmesi de tedaviyi terk etme sebebi olabilmektedir. Bunların yanında söz konusu tedavilerin sosyal güvenlik kapsamında olmaması ve maliyetinin yüksekliği de tedaviyi bırakma nedenleri arasında görülmektedir.
Şok dalga tedavisi her hastaya uygulanabilir!
Şok dalga tedavisi böbrek taşlarının kırılması işleminde uzun yıllardır kullanılan bir tedavi yöntemidir. Kalp dokusu ve koroner arterler üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda uygulanan düşük yoğunlukta şok tedavisinin yeni damar oluşmasını sağladığı ve kan akımında artışa yol açtığı gösterilmiştir. Bu bulgular neticesinde yöntem koroner damarlar ile benzer özelikte olan penis arteri ve penis dokusu üzerinde de kullanılmaya başlamıştır. Cinsel fonksiyon bozukluklarında kullanılan şok dalgası tedavisi, böbrek taşı kırmakta kullanılan sistemle aynı esasa dayalı olarak çalışır. Ancak cinsel fonksiyon tedavisinde çok daha düşük yoğunlukta bir şok dalgası kullanılmaktadır. Her hastaya uygulanmakta beraber; ağızdan alınan ilaçlara veya enjeksiyon tedavisine yanıt veren hastalarda daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Şok dalga tedavisi avantajları
Düşük yoğunlukta uygulama yapıldığından dolayı hastanın ağrı hissetmeyeceği düzeyde ama etkin dozda uygulama yapılabilmesidir. Bunun yanında;
- Hasta partneri yanında iken herhangi bir ilaç almak zorunda kalmaz.
- Tedavi süresince yatış gerektiren bir durum yoktur, ayaktan uygulanan bir tedavi yöntemidir.
- Cerrahi bir yöntem olmadığından dolayı anestezi gerektirmez.
- Sorunun tekrarlaması halinde tekrar uygulamadan bir problem olmaz.
KAYNAK: Hemsire.Com