Ülkemizde herkesin yüzleşmekte olduğu toplumsal ve küresel bir sorun olan birilerinin veya bazı kesimlerin çabasıyla düzeltilemeyecek bir sorunumuz olarak ortaya çıkan Covid-19 virüsü, her geçen gün ülkemizde yayılımı artmakta ve ölümlere neden olan bir problem teşkil etmektedir. Bu virüs hakkında biraz bilgi verecek olursak;
Yeni tip Coronavirus (2019-nCoV) olarak adlandırılan Covid-19 virüsü, soğuk algınlığından şiddetli akut solunum sendromlarına kadar etki gösterebilen Coronavirus ailesi mensubu bir virüstür. Bu virüsün bulaşma yoluna baktığımız zaman şu an için damlacık yoluyla insandan insana bulaştığı belirlenmiştir. Ayrıca şu an için virüsün bulaştırıcılık süresi, inkübasyon süresi ve virüsün dış ortama dayanma süresi hakkında net bir bilgi bilinmemektedir.
Enfeksiyona yakalanmış bireylerde yaygın olarak yüksek ateş, öksürük ve dispne (nefesdarlığı) belirtileri görülmektedir. Ancak durumu ağır olan vakalarda ise pnömoni, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu ve ölüm görülmektedir. Ayrıca tanı konulması aşamasında laboratuvar testleri olarak da serolojik testler ve solunum yolu numuneleri taraması gibi testler uygulanmaktadır.
Bu virüsle yayılımını önlemek, vaka sayısını azaltmak ve ölüm oluşma riskini minimum düzeye indirmek için hem ülkemizde hem de küresel olarak birçok ülkede mücadele edilmektedir. Damlacık yoluyla yayıldığını söylediğimiz bu virüs, ülkemizde çeşitli sosyal, ekonomik, toplumsal, eğitimsel ve birçok alanda çeşitli değişikliğe yol açmış ve önlem alınmasını zorunlu hale getirmiştir.
Öğrencilerin eğitiminden, insanların sosyalleşmesi kapsamındaki birçok toplu yaşam alanlarına kadar insanların kendi evlerine çekilmelerine sebep oluşturacak ve bireysel – ailesel izolasyonun yapılmasının gerektirecek kadar insan yaşamını ve toplumu tehdit eden bir konuma ulaşmıştır.
Toplumumuza baktığımız zaman, her sosyokültürel düzeye göre virüsün algılanışı, virüse yüklenilen anlam, başımızda bulunan bu tehdide yönelik durumun ciddiyetini kavrama ve gereken önem- hassasiyetin gösterilmesi değişiklikler göstermektedir.
Bazı kesim insanlar yetkili mercilerin yaptığı önlem ve uyarılara karşı gereken hassasiyeti gösterirken bazı kesimler kulak asmadan keyfine göre günlük istediği gibi davranışlarda bulunmaya devam etmektedir. Bu sosyokültürel farklılıkların oluşturacağı etkiye ithafen şu şekilde bir örnek vermek yerinde olacaktır;
Bir toplum düşünelim: Bütün bireyleri gündelik yaşantısında bireysel ve çevresel hijyen kurallarına uymayan, düzenli ve dengeli beslenmeyen ve düzenli bir egzersiz- sporu gündelik yaşantısının bir parçası haline getirmeden her gün yaşantısını sürdürüyor.
Bir başka toplumda ise her bireyin kendi kişisel ve ortak kullanım alanı olan çevresel yaşam alanlarının hijyeni konusunda kendisine düşen görev ve sorumluluğu eksiksiz yerine getiriyor, bilinçli bir şekilde dengeli ve düzenli besleniyor ve düzenli egzersiz-spor yaparak yaşantısını sürdürüyor. Bu iki toplumun hastalıklarla karşılaşmaları, bu hastalıklarla mücadele etme süreleri ve bu hastalıklardan korunma oranları gözle görülür şekilde farklılık gösterecektir.
Bu örnekte de görüldüğü gibi sağlıklı ve hastalıklardan uzak bir yaşam bireyin ve toplumun tercihini oluşturmaktadır. Bu tercih ayrımında ise birey ve toplumların sosyokültürel gelişmişlik düzeyi etkili olmaktadır. Günümüzde yaşadığımız toplumumuza baktığımız zaman Sağlık Bakanlığının ve sağlık çalışanlarının ciddi anlamda ve düzenli olarak söyledikleri: ‘’gerekmedikçe evinizden çıkmayın.
Evinizde kendinizi ve ailenizi dış ortamdan izole edin.‘’ uyarılarını toplumumuzun birçoğu dikkate alırken belirli bir kesimi ise kendi bildiklerini yapmaya devam etmektedir. Böyle aksi davranan insanların topluma zarar vermek isteyen insanlardan hiçbir farkı yoktur.
Uyarılara kulak asmadan kendi bildiklerinden dönmeyen bu tür insanların sosyokültürel gelişmişliklerinden kaynaklı sorunları olduğunu düşünmek yanlış bir kanaat olmayacaktır. Çünkü karşı karşıya olduğumuz bu virüs ölümle sonuçlanabilen bir virüstür. Bilinen bu gerçeğe rağmen bu virüsü ciddiye almamak bilinçli bir bireyin yapacağı bir davranış değildir.
Virüsü her ne kadar dikkate almayan önemsemeyen insanlar olsa bile toplumumuzda birçok etkiye neden olmuştur. Ülkemizin bazı bölgelerinde insanların korkmasına evine yığınla gıda ve temizlik maddesi yığmasına neden olurken bazı bölgelerde insanların hastanelerden uzak durmasına, korkularından dolayı rahatsızlandıklarında veya grip olduklarında bile hastaneye gitmeden evde kendiliğinden iyileşmeyi beklemesine neden olacak birçok etkiye neden olmuştur.
Bilinçli ve karşı karşıya olunan bu virüs hakkında gerekli bilgileri edinip buna göre önlemlerini alanlar ise hiçbir panik havasına girmede kendilerini virüsten daha bilinçli korumaktadırlar. Gerçekten her ne kadar toplumumuzda bu virüs şu an için her kesimde farklı algılanarak bireylerin önlem için farklı davranışlar sergilemesine ve korku, endişe gibi duyguların yaşanmasına neden olmuş olsa da Sağlık Bakanlığının da söylediği gibi toplumsal olarak alacağımız önlemlerden daha güçlü değildir.
Gündelik yaşantımızda gerekmedikçe evimizden dışarı çıkmayarak, ortak yaşam alanı olarak ailemizle birlikte yaşadığımız evin temizliğine, kişisel hijyen alışkanlıklarımıza ve dış ortamda çevresel hijyen kurallarına uygun davranarak bu virüsün bize ulaşmasını engelleyebiliriz. Her bireyin alacağı kişisel koruyucu bu tür önlemler toplumun bu virüsten korunmasına katkı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki bireysel alınacak her önlem ailemizi ve yaşadığımız toplumu da koruyacaktır. Bu yüzden her şey bireyle başlar!
Metin Yüksel ATAR
İlgili içerikler;
Koronavirüs'e (Covid-19) karşı sağlık personellerini koruyucu önlemler
Covid-19 Pandemisinde sağlık çalışanları unutulmamalıdır!