''Hastaneler, haftada 7 gün 24 saat hizmet veren, verilen hizmetlerin devam edebilmesi için vardiya ve nöbet sistemiyle çalışma sisteminin zorunlu olduğu kurumlardır. Sağlık personeli normal çalışma saatleri ve günleri dışında çalışmak durumunda kalan, yaşamsal tehdidi bulunan görev ve sorumluluklara sahip, zamanla yarışan, farklı teknolojilerin kullanıldığı, yoğun stres ve baskı altında çalışan bir gruptur.'' (Josten,E.et.all, 2003)
Sağlık hizmetlerinin belkemiğini oluşturan hemşireler çalışma koşullarındaki zorluklar nedeniyle daha yoğun baskılar altında kalmakta ve meslek hayatında büyük ölçüde stres yaşamaktadır. Bunun yanında hemşirelik mesleğinde kadınların çoğunlukta olması, stres boyutunu geliştirmekte ve iş yaşamından gelen zorluklara ev yaşamından kadın ve anne rolünün getirdiği sorunlar ile toplumsal baskının olması söz konusudur.
''Vardiyalı olarak değişik saatlerde çalışma, çalışan kişilerin sosyal yaşamları ve sosyal iletişimlerini de etkilemektedir. Akşamları ve değişken saatlerde çalışan bireyler, kendileri için önemli olan diğer kişilerle iletişimleri azaldığı için sosyal izolasyon yaşayabilmektedirler. Vardiyalı çalışma sistemiyle çalışanlar kendilerini ailelerinden ve arkadaş çevrelerinden dışlanmış hissetmekte, sosyal ve aile içi rollerini yerine getirmekte güçlük yaşamaktadırlar. Vardiyalı ve nöbetli çalışan kişiler, ailenin bir üyesi ve bir çalışan olarak sahip olduğu rollerde rol talepleri ve gereklilikler arasında sıkışmak, ikilemler ve rol performansında yetersizlik duyguları yaşayabilmektedirler. Yaşanan bu olumsuz duygular çalışan kişilerin benlik saygısında azalmaya, anksiyete ve huzursuzluğa neden olabilmektedir.'' (Wilson 2002,Pronitis 2001,Hughes, Stone 2004)
Hemşirelerin ağır çalışma koşullarının yol açtığı sosyal ve psikolojik sağlık sorunları;
- Sosyal izolasyon
- Rol performansında yetersizlik
- Anksiyete ve huzursuzluk
- Benlik saygısında azalma
- Tükenmişlik sendromu
- Duyarsızlaşma, yabancılaşma
- İş doyumsuzluğu
- Kişiler arası ilişkilerde zorlanma
- Aile içi rollerde zorlanma ve aile içi sorunlar
- Anne baba (ebeveynlik )rolünde zorlanma
- Bakım vericilik rolünde zorlanma
- Yorgunluk
- Duygusal tükenme
- Kişisel başarısızlık
Hemşirelerde ağır çalışma koşullarının en önemli etkilerinden biride tükenmişlik sendromudur. Tükenmişlik uzun süre iş stresine maruz kalma sonucunda ortaya çıkan strese karşı bir tepkidir.
Hemşirelik mesleğinde duyarsızlaşma; kişinin işe, işle ilgili konulara uzak bir tutum için olmasıdır. Kişi hizmet verilen kişilere karşı duygudan yoksun bir şeklide tutum ve davranışlar sergilemesidir. Sosyal ilişkilerde duyarlılık ve ümit gerek hemşirelerin bakım işlevlerinde gerekse sosyal becerilerinde en önemli özelliklerdendir.
Türkiye`de istihdam yetersizliği nedeniyle hemşirelerin Avrupa ülkeleri ortalamasından en az yedi kat fazla çalışması gerekmektedir. Dünya sağlık örgütünün 53 avrupa ülkesine yönelik yayınladığı 100 bin nüfusa düşen hemşire istatistiğinde, Türkiye 53 ülke arasında son sırada gelmektedir.
Hemşirelerin tüm bu ağır çalışma koşullarına karşın ''Uluslar Arası Hemşirelik Andı''nda da geçtiği üzere ''yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde, geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle, herhangi bir ırk, inanç, siyasal ve sosyal düzen ayrımı gözetmeksizin, hastalarıma bakacağıma, hayatı korumak, ızdırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gereken her türlü çabayı göstereceğime…'' ilkesine bağlı olarak elinden gelenin en iyisini yapmaktadır.