Bu yazımızda Yangı Hakkında Temel Bilgiler vereceğiz. Çeşitli zararlı etkenlere karşı organizmanın gösterdiği lokal reaksiyonlara yangı denir. Bunu tanımlamada ‘iltihap’ ya da ‘inflamasyon’ da kullanılır. Yangının ilk tarifini birinci yy’da Cornelius CELSUS yapmıştır.
Yangıyı; Rubor et tumor cum calore et dolore olarak ifade etmiştir. Daha sonraları Rudolp VIRCHOW 1858’de Functio laesa’yı ilave etmiştir.
Rubor: Kırmızılık demektir. Bölgede kan akımı hızı ve miktarındaki artışa ilişkin oluşur.
Tumor: Şişlik demektir. Bölgedeki artan kan miktarı ve buradaki damarlardan çevreye sızan sıvı nedeniyle oluşur.
Calor: Isı artışı demektir. Yangı bölgesinde kan akım hızı ve miktarındaki artışa paralel olarak kanın, vücudun iç sıcaklığını bölgeye taşıması ile meydana gelir.
Dolor: Ağrı.
Functio laesa: Fonksiyon kaybı yada bozukluğu demektir.
Yangı Sebepleri
Canlı etkenler: Bakteriler, virusler, protozoonlar, mantarlar vb.
Fiziksel etkenler: Mekanik travmalar, sıcak ve soğuğun etkisi, yabancı cisimler vb.
Kimyasal etkenler: Asitler, alkaliler, ağır metaller vb.
İmmunolojik reaksiyonlar: Yabancı proteinler, otoimmun hastalıklar vb.
Anoksemi ve nekroz: Dokulara gelen kanın azalması ile bu bölgede yangısel reaksiyonlar meydana gelir. Örneğin infarktus çevresinde yangı olayının gözlenmesi.
Tümörler: Tümörlerin çevresinde yangısel reaksiyonlar gelişir.Nedeni bilinmeyen yangılar: Bazılarının nedenleri bilinmemektedir.
Yangının süresine göre sınıflandırılması: Yangı birkaç gün yada hafta sürerse akut yangı denir. Birkaç ay veya yıl sürerse buna kronik yangı denir.
Yangıların adlandırılması: Etkilenen organ isminin sonuna –itis- eki getirilerek yapılır. Örneğin; mide olursa gastritis, ağız mukozasında olursa stomatitis, bağırsakta olursa enteritis olarak adlandırılır.
Yangının oluşumu (patogenezisi): Yangı oldukça karmaşık olaylar toplamıdır.Yangı oluşumunu sırasıyla ele alırsak;
1- Vasküler (damarsal) değişiklikler:
a- Kan damarındaki değişiklikler:
-Vasokonstriksiyon: Yangı etkenine karşı vücudun ilk gösterdiği tepkimedir ki bu da kısa süreli arterioler daralmadır. Birkaç dakika sürer.
-Vasodilatasyon: Vasokontriksiyonu takiben arteriol ve venlerde genişleme şeklinde olur. Yangı bölgesinde ısı artar kızarıklık oluşur.
b- Kan akım hızındaki değişiklikler: Yangının başlangıcında kapillar, arteriol ve venülde genişleme olur ve bu alana aniden kan dolar ve de akım kısa bir süre için hızlanır ki bu safhaya aktif hiperemi denir. Damar genişlemiş olduğundan dolayı damar yatağı kanla dolar ve akım yavaşlar ki bu olaya da pasif hiperemi denir.
c- Damar duvarındaki değişiklikler (permabilitedeki artma): Normal koşullarda kapillar damarlar yarı geçirgendir. Su ve elektrolitler arteriol uçlardan dokulara geçerler. Venül uçlardan venüllere geri alınırlar. Sıvıların damarlardan dokulara geçişi kapillar hidrostatik basınçla ilgilidir. Bu sıvının tekrar sirkülasyona dönmesi ise plazma kolloid ozmotik basıncına bağlıdır.
Hidrostatik basıncın yanı sıra, yangı bölgesindeki zedelenen hücrelerden açığa çıkan birtakım kimyasal maddelerdeki sıvı, büyük moleküllü proteinlerin ve polimorf nötrofil lökositlerin damar dışına geçişini daha da kolaylaştırır.
Damarlarda geçirgenliği artıran başlıca maddeler şunlardır:
a- aminler (histamin, seratonin).
b- kininler ve kinin yapımını sağlayan enzimler (kinin, bradikinin, kallidin, enzimler, kallikrein, globulin permabilite faktörü, plazmin.
c- kanın kompleman sistemi.
d- polimorf nötrofil lökositler.
e- prostoglandinler.
f- diğer maddeler (lenfokinler, sinir uçlarından salınan asetilkolin, nükleik asit yıkım ürünleri).
Bunlardan önemlilerini açıklarsak:
Histamin: Mast hücrelerinde, bazofil granulositlerde, trombositlerde ve damar etrafında bulunur. Histamin arteriollerin genişlemesine ve venüllerde permeabilite artmasına ve endotel hücrelerinde kontraksiyona sebep olur. Yangı olaylarında ilk vasküler değişiklikleri başlatır ve bu işi 30 dk devam ettirir. Ayrıca düz kaslarda kontraksiyon, ekzokrin sekresyonun situmilasyonuna ve eozinofil lökositlerin selektif kemotaksi etkilerine sahiptir.
Seratonin: Trombositlerde, mast hücrelerinde (rat ve fare), bazofil granülositlerde, barsaktaki enterokromoffin hücrelerde ve MSS’de bulunur. Seratonin venül endotel hücrelerinde kontraksiyon yaparak vazodilatasyon ve permeabilite artışına sebep olur.
Kinin: Venüllerde dilatasyona ve permeabilite artışına, düz kaslarda neden olur.
Bradikinin: Permeabiliteyi artırır.
Kallidin: Permeabiliteyi artırır.
Kallikreinler: Kemotaktik etkiye sahiptir. Polimorf nötrofil lökositlerin yangı bölgesinde kümelenmesine sebep olur.
Lenfokinler: Hücresel immunitede rol oynar. Damar permeabilitesi ve makrofajlar üzerine etkisi vardır. Makrofajların yangı bölgesine gelmesini, orada kalmasını ve fagositoz yapmasını sağlar.
Prostoglandinler: Vücutta tüm dokularda bulunur. Dokulardaki miktarı düşükse yangıyı stimüle eder, fazla ise ters etki yaparak yangıyı durdurur. Ağrı ve ateş yapıcı etkisi de mevcuttur.
Lökotriyenler: Polimorf nötrofil lökositlerin yangı bölgesinde kümelenmesini sağlar. Ayrıca vasokonstriksiyon, bronş spazmı ve venüllerde permeabilite artışına sebep olur.
Mast hücrelerinden açığa çıkan lökotriyenler SRS-A (slow reacting substanceof anaphylaxis) damar geçirgenliğini artırır ve damar dışında yer alan düz kas hücrelerinde kasılma oluşturur. SRS-A astımda bronşların spazmına, saman nezlesinde mukus artışına, ödem ve eozinofil lökosit infiltrasyonuna sebep olur.
Komplement sistemi: Çeşitli yollarla aktive olmuş kanın plazma kısmıdır. Yangıda; etkene karşı savunmada ve antijenin parçalanmasında önemli rol oynar. Nötrofil lökositlere kemotaktik etki yapar ve fagositozu stimüle eder.
2- Sıvı eksudasyonu (Liquor diapedesis):
Yangı bölgesindeki kan damarlarından dokulara sıvı çıkmasıdır. Kan plazmasının damar dışına çıkıp yangı bölgesinde oluşturduğu birikintiye eksudat denir. Yangıda vasküler değişiklikler oluşunca kanın proteinli kısmı da yangı bölgesine çıkar. Bu durumda kanda proteinlerin sağladığı ozmotik basınç azalır.
Yangı bölgesinde ise dışarı çıkan proteinlerden dolayı ozmotik basınç artar. Bunun sonucu daha fazla kanın sıvı kısmı yangı bölgesine çekilir. Yangısel ödem oluşur.
3- Hücre eksudasyonu (Leuco diapedesis):
Yangıda endotelial tabakada bozukluk oluşunca, kan hücreleri de dışarı çıkar.Kan hücrelerinden olan lökositlerin damar dışına çıkması birbirini izleyen 5 aşamada olur. Bunlar; marginasyon, adezyon, lokomasyon, emigrasyon ve diapedez’dir.
Marginasyon: Normal fizyolojik koşullarda kan damarının ortasında plazma içinde en büyük kan hücresi olan lökositler, bunun dışında eritrositler, bunun dışında trombositler ve en dışta da plazma akar.
Yangı nedeniyle kan akımı yavaşladığı için buradaki damarlarda kan akımı azalır, hipoksi ortaya çıkar ve buna bağlı olarak eritrositlerin elektrik yükünde değişiklik meydana gelir. Bu sebeple eritrositler birbirini itemez ve birbirine yaklaşarak kümeler oluştururlar. Bu büyük eritrosit kümeleri ortadaki lökositlerin yerini alır. Lökositler de dışarı doğru itilirler.
Yangı nedeniyle ortaya çıkan maddeler ve hipoksi durumu endotelin elektrik yükünde değişiklik yapar. Endotelin negatif elektrik yükü bozulur ve lökositleri itemez. Bu nedenle lökositler endotel duvarına doğru yaklaşır ki buna lökositlerin marginasyonu denir.
Adezyon: Plazmatik bölgeye gelen lökositler, venüller ve kapillarların endotellerine yapışır ki buna adezyon denir.
Lokomasyon: Polimorf nötrofil lökositlerin sitoplazmalarında miyozin ve aktin gibi protein yapısında kontraktil maddeler bulunur. Bu maddeler lökositlerin hareketlerini sağlar ki bu olaya lokomasyon denir. Lokomasyon özelliği sayesinde lökositler damar dışına çıkıp yangı bölgesine ulaşabilirler.
Emigrasyon: Polimorf nötrofil lökositler endotele yapışırlar ve yalancı ayaklarını Endotellerin arasından geçirerek damar dışına geçerler. Lökositleri geçirdikleri yerlerden de, eritrositler sürüklenip çıkarlar. Eritrositler lökositler gibi hareketli değildir.
Kanın hidrostatik basıncının etkisi ile damar dışına çıkarlar. Lökositlerin hassas bölgesine emigrasyonu kemotaktik maddeler ve psöydopodlarının sağladığı amöboid hareketlerle olur. Ortamda fibrin olması lökositlerin hareketinde destek sağlar.
Diapedez: Eritrositler, kimi durumlarda nötrofillerin geçtiği yerden kanın hidrostatik basınç etkisi ile pasif olarak geçerler ki buna diyapedez denir.